olmak
Türkçe
[değiştir]Söyleniş
[değiştir]Köken
[değiştir]- Osmanlı Türkçesi اولمق sözcüğünden devralındı (olma + -k).
Eylem
[değiştir]olmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi olur)
- bir görev, makam, şan veya vasıf kazanmak
- Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından biri ve ilkidir. - Süleyman Tarık Buğra
- bir şeyi elde etmek, edinmek
- Nihayet ben mal sahibi olacağıma göre rahattım. - Sait Faik Abasıyanık
- bir durumdan başka birine geçmek
- herhangi bir hâlde bulunmak
- gerçekleşmek veya yapılmak
- meydana gelmek, varlık kazanmak
- En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu. - Sait Faik Abasıyanık
- uygun düşmek, yerinde görülmek
- Böyle iş olmaz. Oraya gitmesek de olur.
- olgunlaşmak, yetişmek
- Ekinler oldu. Üzümler daha olmadı.
- hazırlanmak, hazır hâle gelmek
- Çay oldu.
- bulunmak
- Kız da hemen olduğu yere oturdu. — M. Ş. Esendal
- geçmek, tamamlanmak
- İki yıl oldu. Nerede ise üç yıl olacak.
- sürdürmek, yürütmek
- İlişkilerimiz dostça olsun istiyorum.
- bir kuruluşla, teşkilatla alâkalı bulunmak, mensup olmak
- Partili olmak.
- gelip çatmak, yaklaşmak
- Akşam oldu böyle oldu. Sabah oldu.
- bir şeyin, birinin mülkiyetine geçmek
- Pırlanta gerdanlığı da tektaş küpesi de zümrüt yüzüğü de kendinin olsun!- Sermet Muhtar Alus
- ek fiilin geniş zamanı olan -dır/-dir mânâsında kullanılan bir söz
- Annesi oluyor. Yeğeni olur.
- sarhoş olmak
- Sen adamakıllı olmuşsun.
- uymak, tam gelmek
- Bu şapka başıma oluyor.
- elinden kaçırmak, kaybetmek, yitirmek
- Tembelliği yüzünden işinden oldu.
- bir yerde doğmuş, yaşamış olmak
- Köyden, kasabadan olmayan, düveni, dirgeni nasıl bilebilir?
- bir olayla karşılaşmak, başına kötü bir şey gelmek
- Aman, ona bir şey olmasın! Kimseye bir şey olmadı.
- yol açmak
- Bu davranışın ona çok zararı oldu.
- bir isim veya sıfatın belirttiği vaziyeti almak
- Su, buz oldu.
Çekimleme
[değiştir]Eş anlamlılar
[değiştir]Zıt anlamlılar
[değiştir]Deyimler
[değiştir]adı olmak, alacağı olmak, aleyhte olmak, altüst olmak, and olmak, aptal olmak, arık olmak, arka olmak, askı olmak, askıntı olmak, bacakları tutar olmak, bacakları tutmaz olmak, bahtiyar olmak, büyük olmak, can olmak, com olmak, çirkin olmak, ders olmak, destek olmak, devalüe olmak, durumda olmak, düçar olmak, ebe olmak, eh olmak, el olmak, engel olmak, ertelenmiş olmak, esir olmak, eşit olmak, ev olmak, fahişe olmak, farş olmak, genç olmak, güzel olmak, hâceti olmak, haceti olmak, hâlde olmak, has olmak, hâsıl olmak, hasta olmak, helâk olmak, ihtiyacı olmak, il olmak, iş olmak, işlemez olmak, kabız olmak, kimsesi olmak, kimsesiz olmak, küçük olmak, külâh peşinde olmak, mağlup olmak, malum olmak, muhabbet tellalı olmak, mütelezziz olmak, mutlu olmak, orospu olmak, papaz olmak, parası olmak, parasız olmak, peklik olmak, peşinde olmak, pezevenk olmak, piç olmak, puşt olmak, sağlıklı olmak, sebep olmak, sefîl olmak, sevinçli olmak, tercüman olmak, tutsak olmak, uzak olmak, üzgün olmak, vâkıf olmak, vâr olmak, yakın olmak, yar olmak, yardımcı olmak, yaşlı olmak vahyolmak,
Deyimler
[değiştir]Kelime birliktelikleri
[değiştir]Türetilmiş kavramlar
[değiştir]Çeviriler
[değiştir]
|
Yardımcı eylem
[değiştir]olmak
- sıfat-fiil eki almış kelimelerle birlikte başlama, bitirme v.s. bildiren fiilleri meydana getirir.
- Artık bize gelmez oldu.
- Bu işi yapmış olacak.
- hastalığa yakalanmak, tutulmak
- Tifo olmak. Verem olmak.
Kaynakça
[değiştir]- Türk Dil Kurumuna göre "olmak" maddesi